28 Ocak 2010 Perşembe

İNKAR


Ben o takımı bir yerlerden tanıyorum. Kendimden biliyor gibi bir halim var. Siz de biliyorsunuz aslında ama renkli ışıklar her zaman gözünü alır insanın. “Keşke”, dedirtir.
Yıllarca bir şeyi anlatmaya çalışırsınız, anlattığınız o şey hayat bulur, vücuda gelir. O zaman da dersiniz ki, “lan bu muymuş”. ? Hayalini kurduğunuz kadının iki kulağı olduğunu anladığınız zaman vardır ya hani, öyle işte…
Transfer yapılmadığı için kendi taraftarlarının çemkirdiği takım oldu bir anda Fenerbahçe.Çok değil birkaç sene evvel, belki de 1 sene evvel yapılan devre arası transferleri için de çemkiriyordu aynı adamlar.
Bu kadar para verilir mi? Devre arasında nereden adam bulunur ki? İyi adamı kulübü bırakır mı? Evet, aynen bunları söylüyorlardı.
Bugün ise neden yapılmadığını sorguluyorlar. Sorgulamayı bırakın şampiyonluğun kaybedildiğini söyleyenler bile var.Ben de gülüyorum tabi…Çünkü aynı adamlar bunlar.
Çok basit sorgulamaları yapmaktan aciz kalmışız. Bir takım devre arası transferi yapıyorsa ihtiyacı var demektir, tespitini bile yapamaz duruma gelmişiz. Bir takım transfer yapmıyorsa gerek görmüyordur, akıl yürütmesini akıl edemez hale gelmişiz.Neden? Çünkü senelerdir kurtulmaya çalıştığımız renkli ışıklarla süslenmiş yol bittiğinden.
Yalanmış o istekler. Aslında onu seviyormuşuz. Onu istiyormuşuz. Lafmış sadece…
Sadece ve sadece rakibi transfer yaptığı için ahlar vahlar çeken insanlar görüyorum. Hem kendilerini, hem de rakibi sorgulamadan bağırıyorlar;
“Transfer isterükkk”
Stres yapmaya gerek yok, düz mantık düşünmeye çalışın. Geleni gideni iyi tartın. Gelmişini geçmişini şöyle bir düşünün.Ve kararınızı verdiyseniz, şimdi oynamaya başlayalım klasik Hıncal Uluç oyunlarını.Ama şunu unutmayın, o oyunlar da sahibi gibi eskidi artık. İşe yaramayabilir. Büyük ihtimalle de yaramaz…
Şöyle bir bakın büyük kulüplere, kaç tanesi transfer yaptı devre arasında. Baktınız mı?Peki, şimdi rahatladınız mı?Rahatlayın ve kendinizi inkar etmeyin ya da bu oyuna devam edelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder